DOLANDIRICILIK SUÇU VE CEZASI (TCK MADDE 157 – TCK MADDE 158)
Günümüzde dolandırıcılık vakaları artmış, eğitimli ve deneyimli kişilerin dahi çok kolay kandırılabildiği görünümlere bürünmüştür. Haberlere de konu olduğu üzere hakimlerin, polislerin, akademisyenlerin, iş insanlar dahi kandırılabilmekte ve suçun mağduru olabilmektedir. Suçun gerçek failleri ise teknolojinin de getirdiği imkanlar ile kimliğini gizlemek adına çeşitli yöntemler kullanarak izini kaybettirmeye çalışabilmektedir.
Bu yazımızda okurlarımızla dolandırıcılık suçunun basit ve nitelikli halleri ile suça ilişkin yargı süreci, delillerin toplanması ve benzeri süreçlere dair bilgilendirici açıklamalarımıza yer verdik.
OLEGAL HUKUK ve DANIŞMANLIK BÜROSU olarak hazırladığımız bu bilgilendirici içerikte yer alan tüm bilgiler, zaman içerisinde gelişim ve değişim gösteren hukuk sisteminde yaşadığınız somut olayın özellikleri dikkate alınarak yorumlanmalıdır. Hukuki metinlerimizde yer alan bilgilerin dayandığı kanun hüküm leri ve yargısal uygulamalar zaman içerisinde değişiklik gösterebilmektedir. Dolandırıcılık suçu nedeniyle hukuki desteğe ihtiyaç duymanız halinde avukatınız ile birebir görüşmek ve destek almanızı tavsiye ederiz.
- DOLANDIRICILIK SUÇU NEDİR ?
Dolandırıcılık
5237 sayılı TCK Madde 157- (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.
Dolandırıcılık suçunun tanımı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. Maddesinde yapılmış olup, madde aynı zamanda suçun basit halini de düzenlemiştir. Buna göre dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için gerçekleşmesi gereken 3 ana unsur şunlardır :
- Hileli davranışlarla bir kimse aldatılmalıdır.
- Oluşan durum aldatılan kişinin veya başkasının zararına olmalıdır.
- Aldatan kişinin kendisine veya başkasına bir yarar sağlanmalıdır.
Dolandırıcılık suçuna ilişkin ceza dosyalarında öncelikle irdelenen husus eylemin aldatma kabiliyetinin olup olmadığıdır. Aldatma kabiliyeti bulunmayan, ilk bakışta dahi dolandırıcılık şüphesi doğurabilen durumlara dayalı yargılamalarda beraat kararları verilebilmektedir.
Aldatma kabiliyeti bulunmayan eylemlere yargı kararlarından karar özetleri:
- Suça konu banknotun ön ve arka yüzünde (geçersizdir/invalid) yazısı yazıldığı, paranın geçersizliğinin basit bir denetimle dahi ortaya çıkabileceği için aldatma kabiliyeti olmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerekir.
(Yargıtay 8. Ceza Dairesi 02.11.2023 T. 2021/5145 E. 2023/8385 K.)
- İrsaliye faturaları üzerinde tahrifat ekleme ve karalamaların aldatma kabiliyeti bulunmadığının tespit edilmiş olması ve sanığın hileli hareketler ile fazla para aldığının sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verilmesinin hukuka uygun bulunmuştur. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 07.11.2019 T. 2017/25549 E. 2019/11291 K.)
- Çekte yapılan tahrifat nedeniyle çekin aldatma kabiliyetinin bulunmadığı bu nedenle atılı suçların yasal unsurlarının oluşmaması gerekçesine dayanan mahkemenin beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Hüküm onanmıştır.
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi 09.02.2021 T. 2017/32200 E. 2021/970 K.)
- Başkasına ait sürücü belgesine kendi fotoğrafını yapıştırarak hastaneye müracaat ederek ameliyat olan, işlem bedelleri kuruma faturan edilen kişi hakkında açılan ceza davasında sanığın kendi fotoğrafını yapıştırarak oluşturduğu belgedeki fotoğraf değişikliğinin ilk bakışta ve kolaylıkla dikkati çekecek nitelikte olduğundan aldatma kabiliyetinin bulunmadığı, basit bir denetim sonucunda tespitinin mümkün olduğu, sanığın eyleminin aldatma özelliğinden yoksun olması nedeniyle hile boyutuna ulaşmadığı, bu nedenle olayda nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarının unsurları oluşmadığı, sanık hakkında verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmediği değerlendirmesi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
(Yargıtay 23. Ceza Dairesi 02.06.2015 T. 2015/3501 E. 2015/2157 K.)
- Kuyumcuya götürdüğü altın bilekliğin incelenmesinde sahte olduğunun anlaşılması üzerine kolluk görevlilerine haber verilen olayda ilk bakışta bilekliğin sahte olduğunun anlaşılması nedeniyle aldatma kabiliyetinin bulunmadığı tespit edilerek dolandırıcılık suçunun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararının onanmasına karar verilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 02.11.2017 T. 2017/1529 E. 2017/22237 K.)
Aldatma kabiliyeti bulunan eylemlere yargı kararlarından karar özetleri:
- Banknotların sahte olduğu, aldatma kabiliyetinin olduğu, yapılışındaki özen ve ustalık derecesi nedeniyle sahte olduğunun ilk bakışta herkes tarafından kolaylıkla anlaşılamayacağı, para destesi veya paketi içinde yer alması durumunda sahte olduğunun ilk bakışta herkes tarafından kolaylıkla anlaşılmasının mümkün olmadığı, uzmanlarca veya veznedarlar gibi para işinin bir parçası olan insanlarca sahte olduğunun anlaşılacağı belirlenmiştir. Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararı hukuka aykırı bulunarak bozma kararı verilmiştir.
(Yargıtay 8. Ceza Dairesi 19.09.2023 T. 2020/18336 E. 2023/6321 K.)
- Sanıkların ellerindeki üzeri altınla kaplanmış ancak içi bakır olan bileziği Adıyaman’da bir kuyumcuda 1260 TL karşılığı bozdurduğu, buradan Gölbaşı ilçesinde gittikleri, orada da aynı şekilde ellerindeki altının devamını satmaya çalışırken kuyumcu tarafından sahteliğin farkına varıldığı ve ihbar üzerine yakalandıkları olayda mahkeme tarafından alınan bilirkişi beyanında söz konusu sahte bileziklerin aldatma kabiliyeti olduğunun belirtildiği anlaşılmakla mahkumiyet kararı verilmesinde isabetsizlik görülmemiş ve karar oybirliği ile onanmıştır.
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi 03.03.2014 T. 2012/9803 E. 2014/3782 K.)
- Sanığın bankada para yatırmak için bekleyen 14 yaşındaki küçüğün yanına oturarak kendisini banka görevlisi olarak tanıttığı, babasını ve ağabeyini tanıdığını ve onların işlemlerini kendisinin hallettiğini söyleyerek 14 yaşındaki katılanı bankadan çıkardığı ve katılanın bankaya yatıracağı 1010,00 TL’yi kendisinin yatırmayı teklif ettiği olay ile bir başka yaşı küçük 12 yaşındaki katılanın PTT şubesinde para yatırmak için beklediği sırada katılanın patronunu tanıdığını söylemek suretiyle 50 TL’yi alması şeklindeki sanık eylemleri katılanların yaşları dikkate alınarak aldatma kabiliyetinde olduğu kabul edilmiş ve eylemlerin TCK’nın 157/1 maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu değerlendirilmiştir.
(Yargıtay 13. Ceza Dairesi 22.12.2014 T. 2014/5201 E. 2014/36552 K.)
- Sanığın İstanbulda sürücü belgesine ihtiyacı olduğundan 200 TL karşılığı tanımadığı bir kişiye sürücü belgesi düzenlettirdiğini, polislerce kimlik sorulduğunda bunları ibraz ettiğini kabul ettiği, sürücü belgesi ile nüfus cüzdan sureti üzerinde yapılan incelemede tamamen sahte üretildiği, düzenli yapıya sahip olduğu, fotoğraf üzerine gelecek şekilde oluşturulmuş soğuk mühür izleri bulunması nedeniyle ilk nazarda dikkati çekmeyeceklerinden aldatma kabiliyetinin olduğunun, bono üzerinde yapılan incelemede ön yüzündeki yazıların sanığa ait olmadığı, ancak borçlu kısmındaki imzaların sanığın eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bu suretle sanığın üzerine atılı dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarını işlediği iddia edilen olayda mahkemece verilen mahkumiyet hükümleri ve uygulamalarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi 21.04.2021 T. 2017/38429 E. 2021/4660 K.)
- Ankara Adliyesi Cumhuriyet Başsavcılığı idari işler müdürü olarak satın alma işlerinde görev yapan sanığın idari işler müdürlüğünde zabıt katibi olarak görev yaptığı dönemden başlamak üzere 2009 yılı ile 2013 yılları arasında mal ve hizmet alım ve bunlara ilişkin belgelerin düzenlenmesi yönündeki işlerinde gerçekte satın alınmayan malzemeler ile ilgili olarak içeriği itibariyle gerçeği yansıtmayan alım ve tahakkuk evrakları ve ödeme belgeleri tanzim etmek ve ettirmek ve ve ödeme belgelerini harcama yetkilisine imzalatmak suretiyle genel bütçeden ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı iş urtları fon hesabından toplam 1.438.440,34 TL parayı … …(…’e), şirketine ve sanık …’ın yetkilisi olduğu … bilgisayar ve ve … Kırtasiye şirketlerinin banka hesaplarına gönderdiği ve sanıklardan …’ın sanık … tarafından şirket hesaplarına gönderilen sözde satış bedellerine ilişkin paraları sanık …’a verdiği olayda sanık eylemleri zincirleme şekilde TCK’nun 158/1-e maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık (nitelikli dolandırıcılık) suçunu oluşturduğu, belgelerin aldatma kabiliyeti olduğu değerlendirilerek hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
(Yargıtay 11. Ceza Dairesi 19.06.2023 T. 2023/1041 E. 2023/5283 K.)
Örneklerde de görüleceği üzere dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte birtakım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
- DOLANDIRICILIK SUÇUNUN NİTELİKLİ VE DAHA AĞIR CEZAYI GEREKTİREN HALLERİ NELERDİR?
Suçun nitelikli hali 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158. Maddesinde sayılmıştır. Buna göre Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya
dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari
faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan
güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin
açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka,
sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla
ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
İşlenmesi halleri suçun nitelikli ve daha ağır cezayı gerektiren halini oluşturur.
Ayrıca kendisini kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından
bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi de suçun nitelikli haline göre cezalandırılmaktadır.
- DOLANDIRICILIK SUÇUN MAĞDURU KİMDİR?
Dolandırıcılık suçunun mağduru, hileli davranışlarla aldatılan veya bunun sonucunda malvarlığı zarara uğrayan kişidir.
Dolandırıcılık suçunda aldatılan ile malvarlığı zarara uğrayan kişilerin aynı olmamaları halinde, aldatılan kişinin malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabilme yetkisi varsa bu suç oluşur. Aldatılan kişi ile malvarlığı zarara uğrayan kişinin farklı olması halinde, aldatılan kişinin de dolandırıcılık suçunun mağduru olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Zira dolandırıcılık suçuyla asıl olarak korunmak istenen hukuki değer malvarlığı değeri olduğundan, bu gibi hallerde malvarlığı yönünden zarara uğrayan kişi suçun mağduru olarak kabul edilir. Çünkü sırf aldatılmış olmak bu suç açısından mağdur olmak için yeterli olmayıp, malvarlığı yönünden bir zarar ya da zarar tehlikesinin de gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
“Dolandırıcılık suçundan doğrudan zarar gören konumunda olmadığı ve bu nedenle davaya katılma hakkı bulunmadığı ve suçun mağduru olmadığı… (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 21.11.2018 T. 2018/6404 E. 2018/8289 K.)”
- DOLANDIRICILIK SUÇUNUN FAİLİ KİMDİR?
Dolandırıcılık suçunun faili olabilmek için herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu suçun faili bakımından özgü suçlardan olmadığından herkes fail olabilir. Tüzel kişiler bu suçun faili olamaz. Ama TCK 169. maddesi uyarınca tüzel kişi yararına haksız menfaat sağlanırsa bunlara özgü güvenlik tedbirine hükmolunur.
Dolandırıcılık suçunu işleyen fail hileli bir davranışla, başkasının zararına ve kendisi veya bir başkasının menfaatine yarar sağlayan kişidir. Suç içeren eylemlerin farklı kişilerce iştirak halinde gerçekleşmesi mümkün olduğu gibi bu kişiler için maddi menfaat temin etmek için birlikte hareket ettiği şüphesi ile yargılamaları birlikte yapılmaktadır.
- DOLANDIRILDIM NE YAPMAM GEREKİR?
Dolandırılmanız halinde size en yakın karakola veya savcılığa şikâyette bulunabilirsiniz. Suçun işlendiğini öğrenen savcılık soruşturma başlatarak şüpheliler hakkında ceza davasının açılması için gerekli araştırmaları yapar. Suçun basit hali uzlaşmaya tabidir. Suçun nitelikli hali ise uzlaşmaya tabi değildir. Uzlaştırma sürecinde edim talepleriniz arasında zararınızı oluşturan meblağın size ödenmesini talep edebilirsiniz. Uzlaşma sağlanamadığı durumda soruşturmaya devam edilir, iddianame yazılarak ceza davası açılabilir. Ceza davalarında da suça konu zararınızın giderilmesi sanığa teklif edilebilir fakat bu tutarı ödeyip ödememek sanığa kalmış bir durumdur. Ödemesi halinde sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak cezada indirim yapılabilmektedir.
Maddi zararınızın giderilebilmesi için ceza şikayetinin yanında dolandırıcılara karşı hukuk mahkemelerinde tazminat davası açılabilmektedir. Ceza davasında verilecek olan beraat veya mahkumiyet kararı tazminat davasının da sonucuna etki edebilmektedir.
Ceza davası ve hukuk davasının yargılama süreçlerinde dava takibi, suça ve oluşan zarara dair ispat süreçleri hukuki yardım gerektirebilir. Avukatınızdan hukuki yardım almanızı tavsiye ederiz.
- DOLANDIRICILIK SUÇUNDA HANGİ MAHKEME GÖREVLİDİR?
Basit dolandırıcılık suçunda tek hakimli yargılama yapan asliye ceza mahkemeleri görevlidir.
Nitelikli dolandırıcılık suçuyla ilgili dava ve işlerde ise heyet halinde yargılama yapan (ağır ceza heyet başkanı hakim ve heyet üyesi hakimlerin bulunduğu) ağır ceza mahkemesi görevlidir.
- DOLANDIRICILIK SUÇUNUN CEZASI NEDİR?
Öncelikle suçun basit hali uzlaşma kapsamına alınmış olduğundan, basit nitelikte dolandırıcılık suçları yönünden öncelikle taraflar arasında uzlaştırma işlemlerinin yapılması, uzlaşmama halinde soruşturmaya devam edilmesi, yeterli şüphe oluşması halinde iddianamenin yazılarak ceza davasının açılması gerekmektedir. Uzlaşma görüşmelerinde mağdur kişi, suçu işleyenlerden zararının giderilmesi dahil olmak üzere kanunla talep etmesinde hukuki ve ahlaki engel bulunmayan her türlü edimin yerine getirilmesi talebinde bulunabilir.
Suçun basit halinin cezası 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.
Suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinde sayılan nitelikli hallerinin gerçekleşmesi halinde verilecek ceza artırılarak daha ağır bir şekilde uygulanır. Bu halde on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası verilebilir.
Suçun örgütlü şekilde işlenmesi halinde, yani bu suçların üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.
Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “daha az cezayı gerektiren hal” başlıklı 159. maddesi uyarınca şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Hâkimin sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri (…) göz önünde bulundurarak takdiri indirim yapabilir. Bu kapsamda dolandırıcılık suçunun cezasında altıda birine kadar indirim yapılabilir.
Dolandırıcılık suçunda etkin pişmanlık hükümleri de uygulanabilmektedir. Suç tamamlandıktan sonra kovuşturma başlamadan (iddianame yazılıp ceza davası açılmadan) pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.
Eğer sanık mağdurun uğradığı zararı aynen geri vermez veya tazmin etmezse, kısmen geri verme veya tazmin yaparsa hâkim doğrudan etkin pişmanlık hükümlerini uygulayamaz. Bu durumda etkin pişmanlık uygulanabilmesi mağdurun rızası aranır.
Dolandırıcılık suçuna ilişkin mağdur veya fail taraftan soruşturma, ceza davası, tazminat davası süreçlerinin yürütülmesinde etkin ve hızlı çözüme kavuşmak ve maddi gerçeğin ortaya çıkabilmesi için her olayın kendi özellikleri dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Her olayın içeriğinde yer alan hile unsuru, aldatma kabiliyeti, suçta kullanılan yöntem, faillerin kimliklerinin açık veya gizli olması, maddi zararın doğup doğmadığı, failin menfaat elde edip etmediği ve diğer birçok husus ayrıntılı olarak incelenmeli, adli makamlardan olayın özelliğine uygun araştırma yapılması talep edilmeli, olayın özelliğine uygun beyan ve savunmalar yapılmalıdır. Hukuki danışmanlık ve avukatlık desteği almak için bizlerle iletişime geçebilirsiniz.
